Yiğit'in Günlüğü

Yiğit ve annesinin hayatından kısa kısa..

yaz geçer

Eylül 03, 2010

Zaman aslında göreceli bir kavram. Bir bakmışım ki hemen geçivermiş, bir bakmışım ki zaman geçmek bilmemiş. Hamilelik çok uzun zaman gibi gelmişti ama daha 40 haftayı dolduramadan bitmiş, ben de aa nasıl yani ben daha hazır değilim derken bulmuştum kendimi. Yaz zamanı da benim için göz açıp kapatıncaya kadar geçen bir süre. Nisan- mayıs arasında mutlu olur, eylüle girerken kendimi üzülürken bulurum. Bu yaz da bence çok kısa sürede geçti gitti. Ankara'da haziran sonuna kadar yağmur altındayken, uzun Bodrum günleri bana çok kısa geldi. Kitap-dergi okumaya, yüzmeye, uyumaya da bol vaktim oldu. Normal yediğim halde zayıfladım. Hatta seneler sonra hamama bile gittim! Kendimi yine ben bu Ankara'da ne yapıyorum, buranın havasına dayanamıyorum diye sorgularken buldum. Öylesine doğal, öylesine basit, öylesine deniz dolu günlerden sonra burada olmak bunaltıyor bazen.
Yiğit oğlum tam bir su kuşu oldu Bodrum Torba'da. Bıraksak tüm günü denizde geçirebilirdi herhalde. Geçen sene denediğimiz şeylerin hepsini bırakıp kolluklarla yüzdük. İlk başlarda elimle destek veriyordum ama sonradan tamamen bıraktım. Sol elini daha az kullansa da yine de yüzme konusunda oldukça ilerledi. Deniz kenarında oynadık, yüzdük, taşları denize attık, defalarca duşa girdik çıktık  Çoğunlukla şemsiye altında ve şapka ile oturduk. Öğlen saatleri yemek ve uyku ile geçti zaten. Öğleden sonra ise yürüyüş yaptık. Sahilde simitçi, mısırcı, bademci amcaların peşinde koştuk. Yiğit oğlumun bu seneki en önemli keşfi ise dondurma oldu! Dondurmayı o kadar çok sevdi ki her yerde dondurma arar oldu. Eve geldik ama dondurma sevdası hiç azalmadı, tüm hızıyla devam ediyor. Ben de dondurma makinesi mi alsam ne yapsam diye düşünüyorum :-)