Yiğit'in Günlüğü

Yiğit ve annesinin hayatından kısa kısa..

23 Nisan

Nisan 23, 2010

Uzun zaman oldu yazmayalı. Vakit yok mu desem, tembellik mi desem, son zamanlarda hastalıkla uğraştık mı desem, ne desem bilmem.O zaman bu zaman şimdi. 23 Nisan tam da yazma zamanı.Milli Egemenlik ve çocuk bayramı olmasının çok daha ötesinde anlamı var hepimiz için. Hem günün anlam ve önemine uygun olarak, şimdiye kadar   yapmadığım bir şeyi yaparak oğlumla birlikte fotoğrafımızı buraya ekleyeyim istedim. Burası Yiğit'in yeri, bu yüzden kendimle ilgili fazla resim olsun istemiyorum. Ben ayrıca yazıyorum ya zaten.
Son birkaç hafta önce benim sonra Yiğit'in hastalıkları ile, hastane, doktor ve ilaçlarla geçti. Halen de tam olarak geçmiş değil ama iyiyiz çok şükür. Böyle ufak tefek hastalıklar geçer gider. Zaman geçer, Yiğit 25 aylık olurken annenin yaşı da 30'ların sonuna doğru hızla ilerler. Her ne kadar fazla kelime duyamasak da, kendi isteklerini güzel bir şekilde ifade eden minik adam büyümeye devam eder. Bu arada bazı anaokulları gezilir, fazla abartılmış programlar,  aktiviteler görülür, bir süre daha evde birlikte olunmaya devam edilir. 
Anne evde olmak ve işe gitmek (gidememek!) ikilemi arasında bocalarken, bozkıra bahar gelir. Bırak ikilemi, etrafa bak dercesine morlar ve yeşiller çoğalır. Bozkır baharı insanı aldatır. Bir gün yağmur yağar, ertesi gün güneş açar. Bir saat önce güneş varken, bir saat sonra ortalığı seller alır. Pencereden dut ağacının tomurcuklanması hayretle izlenir. 
Biz 23 Nisanı en güzel şekilde karşılamak için yerimizi alacağız. Hem belki Ankara'da olan arkadaşlarla Küçük Hanımlar Küçük Beyler Tiyatro festivalinde bir yerlerde karşılaşırız, kim bilir ?