Yiğit'in Günlüğü

Yiğit ve annesinin hayatından kısa kısa..

karlı bir cumartesi

Ocak 23, 2009

Bir başka karlı Ankara, cumartesi. Dikmen sırtlarındayız, hani Atatürk'ün Ankara'ya gelişte ilk geldiği yer derler ya. Bu seferki zarif evsahibimiz Sibel ve artık yürüyen oğlu Emre. Eve ulaştığımız ilk andan itibaren tüm bebekler ve anneler yoğun bir koşturmaca içinde. Bu arada, evin manzarası da gerçekten çok güzel. Emre ve Mira zaten ilk adımlarını atarak her yere yetişme telaşındalar. Çınar uzun süre mama sandalyesinde annesi ile birlikte yemek seansında. Emre bizim saçımızı çekmekle meşgul. Arda artık tamamen hareketlenmiş ve kendini o oyuncaktan diğerine atıyor. Selin ise emeklemekle ve arkadaşlara merakla bakmakla vakit geçiriyor. Ah Sermin, anlattığın o güzel şarkı ve hikayeler olmasa, inan bu fotoğrafı çekmek bile mümkün olmayacak. Yine de beceremiyorum, 6 bebeği aynı anda fotoğraflayamıyorum. Banu ve Mira, özür diliyorum, kendi çektiğim fotoğraflardan en iyisi bu. 
Biz ne mi yapıyoruz? Etrafı seyrederek oturmaya devam ediyoruz. Emre'nin saçını çekmesiyle Yiğit yere düşüyor ve ağlamaya başlıyor. Ben de bizim oğlan ne zaman emekleyecek diye kendi kendimi huzursuz etmekle vakit geçiriyorum. Biberonumuzu içerek arkadaşlarımızı izliyoruz. Dikmen sırtlarında kar yağışı hızlanırken, daha fazla geç kalmadan eve dönebilmek için yola çıkıyoruz. Memleket şartları çetin, yol uzun....